top of page

 

TUR PLANI:

 

 

1. Gün

Otobüsümüz ile akÅŸam saat 22:00 sularında Londra’ya doÄŸru yolculuÄŸumuza baÅŸlıyoruz. Muhtemelen sabah saat 08:00 gibi Londra ÅŸehir merkezine ulaÅŸmış olacağız.

 

2. Gün

Yol yorgunluÄŸunun ardından yaptığımız güçlü bir Ä°ngiliz usulü kahvaltının ardından Westminster’ın KeÅŸfi turumuz ile start alıyoruz. Londra serüvenimiz Buckingham Sarayı ziyaretiyle baÅŸlamaktadır. Buckingham Sarayı, BirleÅŸik Krallık’taki en ünlü saray ve BirleÅŸik Krallık hükümdarlığı için öncelikli Londra konutu olarak hizmet veriyor. Kraliyet sarayının tarihçesi 1703 yılına kadar uzanır ve baÅŸlangıçta Buckingham Dükü için bir ÅŸehir evi olarak inÅŸa edilmiÅŸtir, ancak daha sonra Kral 3. George tarafından satın alınmıştır. Kraliçe Victoria, resmi olarak sarayda ikamet eden ilk hükümdardı.

Muhafız DeÄŸiÅŸimi törenini görebilmek için sabah 11:00’den önce Buckingham Sarayı’nda olmamız gerekmektedir. Kraliçenin Muhafız töreninin deÄŸiÅŸmesi çoÄŸu gün saat 11:00’de Buckingham Sarayı’nın ön avlusunda gerçekleÅŸir ve yaklaşık 45 dakika sürer.

Ziyaretçilerin çoÄŸu için sadece saraya bakmak ve Muhafızların DeÄŸiÅŸimini görmek yeterlidir ancak yaz aylarında (genellikle AÄŸustos ve Eylül aylarında) Buckingham Sarayı’ndaki Devlet Odalarını (biletli) de gezebilirsiniz. Tabii bunun için önceden bilet rezervasyonunun yaptırılması gerekmektedir. Biletler tarafımızca saÄŸlanmaktadır.

Buckingham Sarayı’ndan çıktıktan sonra ÅŸimdi biraz yeÅŸillik için St James Park‘ta yürüyüÅŸe çıkıyoruz. 50 dönümlük park kentin 8 Kraliyet Parkından biridir ve pelikanları ile ünlüdür. Parkın yakınında, Ä°ngiliz Ordusu Muhafızları alaylarının tarihini ve bir zamanlar Ä°ngiliz hükümdarının ana konutu olan 16. yüzyıldan kalma bir saray olan St. James Sarayı‘nı anlatan Muhafızlar Müzesi (biletli) bulunmaktadır. Müzeyi gezmek istiyorsanız biletler tarafımızca saÄŸlanmaktadır.

Bugün saray hala Ä°ngiliz kraliyet ailesinin üyeleri için ikamet yeri ve buluÅŸma yeri olarak kullanılıyor. Saray ziyaretçilere açık deÄŸil.

St James Park’tan sonraki durağımız Churchill SavaÅŸ Müzesi (biletli). Bu müze aslında birbirine baÄŸlı iki müzeden oluÅŸur: Kabine SavaÅŸ Odaları ve Churchill Müzesi.

Kabine SavaÅŸ Odaları ziyaretçilere 2. Dünya Savaşı mücadelelerinin 1939’dan 1945’e kadar büyük bir kısmının yönetildiÄŸi yeraltı gizli sığınağını keÅŸfetmelerini saÄŸlar. Sesli rehber ve yorumlayıcı gösteriler ziyaretçilerin yeraltı odalarının labirentini ve burada olanları anlamalarına yardımcı olur.

Churchill Müzesi, Winston Churchill’in hayatına adanmış büyük bir odadır. Uzun siyasi kariyerine odaklanarak, ilk yıllarından 1965’teki ölümüne kadar yaÅŸamı hakkında bilgi verir.

Churchill ÅžavaÅŸ Müzesi’ni ziyaretimizin ardından ünlü manastır Westminster Abbey‘e doÄŸru hareket ediyoruz. Westminster Abbey (biletli), Ä°ngiltere’deki en ünlü ve etkileyici kiliselerden biridir. Tarihçesi 1245 yılına kadar uzanır ve çoÄŸunlukla Gotik tarzda inÅŸa edilmiÅŸtir. Kilisenin içinde son 1000 yıllık Ä°ngiliz tarihinin en ünlü kraliyet mensubu, sanatçı, bilim adamı ve aristokratların mezarları ve anıtları mevcuttur.

Westminster Abbey ayrıca 1066’da William the Conqueror‘dan bu yana, Ä°ngiliz Prensi William ve Kate Middleton’un 2011’deki düÄŸünü de dahil olmak üzere çok sayıda kraliyet düÄŸününün yapıldığı yerdir.

Bir sonraki durağımız Westminster‘de iyi bilinen bir halk meydanı olan ve toplu taşıma araçlarıyla kolayca ulaşılabilen ve tüm ana gezi otobüslerinin durağı olan Parlamento Meydanı‘dır. Meydanın çevresinde Winston Churchill, Abraham Lincoln, Robert Peel ve Gandhi de dahil olmak üzere birçok ünlü insanın heykellerini bulacaksınız.

Bu popüler meydan, Westminster Manastırı, St. Margaret Kilisesi, Ä°ngiltere Yüksek Mahkemesi ve Westminster Sarayı dahil olmak üzere ünlü binalarla çevrilidir. Parlamento Binası olarak da bilinen Westminster Sarayı ikonik altın Elizabeth Kulesi içinde bulunan ünlü Big Ben çanlarıyla tanınır.

Parlamento Meydanı ve Binası’nı gördükten sonra rotamızı ünlü saat kulesi Big Ben’e çeviriyoruz. Big Ben, Londra’daki Westminster Sarayı’nın kuzey ucunda bulunan Saatin Büyük Çanının takma adıdır ve genellikle hem saat hem de saat kulesine bakacak ÅŸekilde geniÅŸletilmiÅŸtir. Big Ben’in bulunduÄŸu kulenin resmi adı ilk olarak Saat Kulesi’ydi ancak 2012 yılında ismi Kraliçe tarafından Elizabeth Tower olarak deÄŸiÅŸtirildi.

Big Ben, Londra’nın en ilgi çekici yerlerinden birisidir. Kule genel halka açık olmasa da Ä°ngiltere sakinleri milletvekillerine yazarak bir ziyaret düzenleyebilir. Denizaşırı ziyaretçilerin saat kulesini gezmesi mümkün deÄŸildir. Bunun yerine Elizabeth Kulesi‘ndeki bir konuÅŸmaya katılabilirsiniz.

Big Ben ziyaretinden sonra Big Ben’in hemen yanı başında bulunan Westminster Köprüsü‘ne doÄŸru hareket ediyoruz. Bu köprünün tarihi 1862 yılına kadar uzanıyor ancak 1750’den 1862’ye kadar olan aralıkta da burada baÅŸka bir köprü vardı.

Köprüden Parlamento Binası, Big Ben, London Eye ve Thames Nehri‘nin muhteÅŸem manzarasını göreceksiniz. Köprü üzerinde çok sayıda fotoÄŸraf çekebilir ve muhteÅŸem manzaranın keyfini çıkarabilirsiniz.

Westminster Köprüsü üzerinde muhteÅŸem Thames Nehri manzarasının keyfini çıkardıktan sonra köprünün hemen diÄŸer tarafında yer alan ünlü dönme dolap London Eye‘a doÄŸru harekete geçiyoruz. London Eye (biletli), Avrupa’nın en uzun gözlem tekerleÄŸidir ve Londra ile Thames’in güzel manzaralarını görmek için harika bir yerdir.

Ziyaretçiler, bu dev dönme dolap benzeri cazibe üzerinde büyük kapalı cam bölmelerde durmakta ve ziyaretçilere daha geniÅŸ manzaralar sunmak için çok yavaÅŸ dönmektedir. 1 tur dönüÅŸünü yaklaşık 30 dakikada tamamlamaktadır. Ayrıca bu özel deneyiminize ÅŸampanya ekleyebilir ve hatta sadece size özel bir cam bölme alabilirsiniz.

London Eye geç saatlere kadar açıktır ve günü tamamlamak için harika bir son duraktır. Günbatımını bu harika Londra manzarası eÅŸliÄŸinde izleyebilir ve unutulmaz bir deneyim yaÅŸayabilirsiniz.

London Eye’ın muhteÅŸem manzarasını doyasıya yaÅŸadıktan sonra öÄŸle yemeÄŸi ve çay kahve molası için Ä°ngilizlerin meÅŸhur Kafesi Concerto Caffe‘ye uÄŸruyoruz. Burada birbirinden özel yiyeceklerin tadına bakabilir, çay ve kahvelerinizi yudumlarken Londra’da olmanın keyfini çıkarabilirsiniz.

ÖÄŸle yemeÄŸi molasından sonra ilk durağımız Whitehall Caddesi olacak. Whitehall, 1698’de yangınla tahrip oluncaya kadar burada duran büyük bir ortaçaÄŸ kraliyet sarayı kompleksi olan Whitehall Sarayı olarak adlandırılmıştır. 1.500’den fazla odasıyla bir zamanlar dünyanın en büyük sarayıydı!

Whitehall saray kompleksinin iyi korunmuÅŸ küçük bir bölümü olan Banket Salonu (biletli) bugün hala ziyaret edilebilir. Banqueting Evi, Inigo Jones tarafından tasarlanmıştır ve Peter Paul Reubens tarafından boyanmış güzel bir tavana sahiptir.

Bugün Whitehall hala BirleÅŸik Krallık Hükümeti‘nin merkezidir. YürüyüÅŸünüz boyunca çok sayıda hükümet binasını geçeceksiniz. Ayrıca, Atlı Muhafızların 18. yüzyıl ahırlarında bulunan Hanehalkı Süvarileri’nin tarihine adanmış küçük bir müze olan The Household Calvary Museum‘u (biletli) geçeceksiniz. Sokağın ortasında, aynı zamanda Ä°ngiltere’nin ulusal savaÅŸ anıtı olan Cenotaph’ı göreceksiniz.

Whitehall Caddesi’ni gezerken yine bu cadde üzerinde bulunan Downing Street‘e gireceksiniz. Downing Street, Londra’da, Ä°ngiltere BaÅŸbakanı ve diÄŸer Ä°ngiltere hükümet bakanlarının resmi konutlarını ve ofislerini barındıran bir sokaktır. Whitehall’da, Parlamento Binası’na birkaç dakikalık yürüme mesafesinde yer alan Downing Street, 1680’lerde Sir George Downing tarafından inÅŸa edildi.

Sokak geçitli ve korunuyor ancak Ä°ngiltere hükümetinin merkezi ve Ä°ngiltere BaÅŸbakanı’nın resmi ikametgahı olan 10 Downing Street‘e göz atabilirsiniz.

BaÅŸbakanlık Evi ve Downing Street’i gördükten sonraki durağımız Atlı Muhafızlar‘dır. Atlı Muhafızlar Whitehall ile At Muhafızları Geçit Töreni arasında bulunan tarihi bir binadır. 18. yüzyılın ortalarında inÅŸa edilmiÅŸ, Hanehalkı Süvarileri için bir kışla ve ahır olarak kullanılmış ve daha sonra önemli bir askeri karargah haline geldi.

At Muhafızları Binası baÅŸlangıçta Whitehall Sarayı‘na ve daha sonra St James Sarayı‘na giriÅŸ için yapılmıştır. Halen askeri kullanımda olmasına raÄŸmen, binanın bir kısmı halka açık olan Ev Süvari Müzesi‘ne ev sahipliÄŸi yapmaktadır. Burada müzeyi ziyaret edebilir ve Atlı Muhafız askerleriyle fotoÄŸraf çektirebilirsiniz.

Whitehall Caddesi ve çevresindeki gezi noktalarındaki ziyaretlerimizden sonra dünyaca ünlü Trafalgar Meydanı’na doÄŸru yola koyuluyoruz. Trafalgar Meydanı, daha önce Charing Cross olarak bilinen bölgenin etrafına inÅŸa edilmiÅŸ, Westminster Åžehri‘nin merkezinde bulunan halka açık bir meydandır. Adı 21 Ekim 1805 tarihinde Cape Trafalgar sahilinde Fransa ve Ä°spanya ile yapılan Napolyon SavaÅŸlarında alınan bir deniz zaferi olan Trafalgar Savaşı’na atfen konulmuÅŸtur.

Trafalgar Meydanı Londra’nın en popüler halka açık meydanlarından biridir ve Nelson’un Sütunu‘na (Amiral Horatio Nelson’a ait bir anıt) ve Londra’nın ünlü taÅŸ aslan heykellerine ev sahipliÄŸi yapmaktadır. Meydanda ayrıca sokak sanatçıları ve çaÄŸdaÅŸ sanat eserleri de yer almaktadır. Burada sokak sanatçılarının eserlerini ve çeÅŸitli dans gösterilerini izleyebilir ve bol bol fotoÄŸraf çektirebilirsiniz.

Trafalgar Meydanı’ndan ayrılmadan önce meydanda bulunan Londra’nın en iyi iki sanat müzesini olan Ulusal Galeri’yi ve Ulusal Portre Galerisi’ni gezeceÄŸiz. Her iki müzeye giriÅŸ de ücretsizdir.

1824 yılında kurulan Ulusal Galeri, 13. yüzyılın ortalarından 1900’lere kadar uzanan 2.300’den fazla tablodan oluÅŸan bir koleksiyona ev sahipliÄŸi yapmaktadır. Bu müzelerde Picasso, Turner, Titian ve Monet gibi sanatçıların dünya standartlarında eserlerini görecebileceksiniz.

Trafalgar Meydanı’ndan ayrıldıktan sonra turumuzun son durağı olan Piccadilly Circus (Piccadilly Sirki)’a doÄŸru hareket ediyoruz. Piccadilly Circus Londra’nın en hareketli bölgelerinden birisidir. Regent Street‘i Piccadilly ile baÄŸlamak için 1819 yılında inÅŸa edilmiÅŸtir.

Adına bakıp da burada bir sirk olduÄŸunu düÅŸünmeyin. Burası aslında bir yol kavÅŸağıdır. Ä°simde yer alan “circus”(sirk) latince bir kelime olan “circle” (daire) kelimesinden esinlenerek kullanılmıştır ve yol kavÅŸağını vurgulamaktadır. Piccadilly Circus’da birçok sokak gösterisi düzenlenmektedir. Burada bu gösterileri izleyip bol bol fotoÄŸraf ve video çekip ortamın keyfini çıkarabilirsiniz.

 

3. Gün

Turumuzun ilk durağı Knightsbridge. Knightsbridge, Hyde Park‘ın güneyinde Batı Londra’da bir konut ve perakende bölgesidir. West End ile birlikte Londra’daki iki uluslararası perakende merkezinden biri olarak tanımlanmaktadır.

Knightsbridge, Londra’nın merkezindeki en deÄŸiÅŸmez ve ilgi çekici alanlardan biridir; yakındaki ofis sayısı çok azdır fakat yerel halkın ihtiyaçlarını karşılayacak çok sayıda dükkan ve restoran bulunmaktadır. BaÅŸkentin bu ÅŸaşırtıcı köÅŸesinde para harcamak için çok fazla maÄŸaza vardır. Bu maÄŸazaların en ünlüsü Harrods MaÄŸazası‘dır.

Turumuzun sonunda alışveriÅŸ için Harrods MaÄŸazası‘na uÄŸrayacağız, ÅŸimdilik bu bölgeyi hızlı bir ÅŸekilde görüp müze ve anıt ziyaretleriyle turumuza devam edeceÄŸiz.

Knightsbrige’den sonra müzeler için ilk durağımız Victoria & Albert Müzesi‘dir. Genellikle V&A Müzesi olarak adlandırılan Victoria ve Albert Müzesi, koleksiyonunda 5.000 yıllık insanlık tarihini kapsayan 2 milyondan fazla nesneyle dünyanın en büyük dekoratif sanatlar ve tasarım müzesidir.

Burada Yunan sütunlarından Çin vazolarına, Alexander McQueen elbiselerine kadar her ÅŸeyi bulacaksınız. Müze ayrıca yıl boyunca popüler geçici sergilere (biletli) ev sahipliÄŸi de yapmaktadır.

 

Victoria & Albert Müzesi‘nden çıktığımızda hemen yanı başında yer alan diÄŸer bir önemli müze olan DoÄŸal Tarih Müzesi‘ne geçiÅŸ yapıyoruz. Londra’daki en ikonik ve etkileyici binalardan biri olan DoÄŸal Tarih Müzesi yakın zamanda muhteÅŸem Hintze Salonu‘nu yeniden tasarladı. Tavandan aÅŸağıya sarkan 25 metrelik mavi bir balina, güneÅŸ sistemi kadar eski bir kaya ve Ä°ngiltere’nin en eksiksiz dinozorlarından biri olan Hope gibi yıldız türlerini keÅŸfedin.

DoÄŸal Tarih Müzesi‘nin 80 milyondan fazla tür içeren eÅŸsiz koleksiyonundaki diÄŸer hazineler dünyanın en etkileyici dinozor sergilerinden birini de içeren galerilerde görülebilir.

DoÄŸal Tarih Müzesi’nden sonraki durağımız ise yine aynı bölgede yer alan diÄŸer popüler bir müze olan Bilim Müzesi’dir. Bilim Müzesi, Avrupa’da en çok ziyaret edilen bilim ve teknoloji müzesidir. 1857 yılında kuruldu ve her yıl 3.3 milyon turist çeken Londra’nın en önemli turistik merkezlerinden birisidir. Apollo 10 kumanda kapsülü ve Stephenson’un Roketi gibi dünyaca ünlü nesneler dahil olmak üzere sergide 15.000‘den fazla nesne var.

Ä°ngiltere’deki kamu tarafından finanse edilen diÄŸer ulusal müzeler gibi Bilim Müzesi de ziyaretçilerden giriÅŸ için ücret talep etmiyor. Ancak geçici sergiler giriÅŸ ücreti alabilir. 2012 yılında Manchester Bilim ve Endüstri Müzesi ile birleÅŸtirilen Bilim Müzesi Grubu’nun bir parçasıdır.

Müzeleri doyasıya gezdikten sonra yorgunluÄŸumuzu South Kensington‘da atacağız. Burada dünya mutfağından her çeÅŸit yiyeceÄŸi bulabileceÄŸiniz yüzlerce kafe ve restorandan dilediÄŸinize girebilir ve çeÅŸitli kültürlerden çok farklı yiyecekleri tadabilirsiniz.

ÖÄŸle molasının ardından ilk durağımız dünyaca ünlü Royal Albert Hall gösteri merkezidir. Royal Albert Hall, 1871’de Queen Victoria tarafından açılan dünya standartlarında bir performans mekanıdır. Salon, Richard Wagner‘in konserleri, Winston Churchill tarafından yapılan savaÅŸ konuÅŸmaları, Beatles‘ın rock konserleri, tenis turnuvaları, Cirque du Soleil performansları ve canlı bir senfoni veya orkestranın eÅŸlik ettiÄŸi Star Wars filmlerini içeren hemen hemen her türlü etkinliÄŸe ev sahipliÄŸi yapmıştır.

Salon ayrıca BBC Proms‘a onlarca yıldır ev sahipliÄŸi yapmıştır. Salonu gezmek istiyorsanız (biletli) salonun kendi rehberleri tarafından verilen bir tura çıkabilirsiniz. Rehberli turlar orijinal taşıyıcı giriÅŸi, oditoryum, galeri, özel kraliyet kasası ve kraliyet ailesinin özel süitleri gezilerini kapsamaktadır.

Royal Albert Hall‘den çıktıktan sonra hemen karşısında Kensington Bahçeleri‘nin içerisinde yer alan Albert Anıtı‘nı ziyaret edeceÄŸiz. Albert Anıtı, 1861’de ölen sevgili kocası Prens Albert‘in anısına Kraliçe Victoria tarafından yaptırılmıştır.

Sir George Gilbert Scott tarafından Gotik Canlanma tarzında tasarlanmıştır. Tamamlanması 10 yıldan fazla sürmüÅŸtür ve 120.000 £’a mal olmuÅŸtur. (günümüz parasıyla yalaşık 10.000.000 £).

 

Albert Anıtı‘nı ziyaretimizden sonra yaklaşık 650 metre çaprazında yer alan Prenses Diana Anıt ÇeÅŸmesi‘ne doÄŸru hareket ediyoruz. Bu anıt çeÅŸme 1997 yılında kimilerine göre bir suikast olan sansasyonel bir kaza sonucu hayata gözlerini yuman Ä°ngiliz halkının sevgilisi Prenses Diana anısına Kraliçe Elizabeth tarafından yaptırılmıştır. ÇeÅŸme, Hyde Park‘ın güneybatı köÅŸesinde, Serpantin gölü güneyinde, Serpentine Galerisi‘nin doÄŸusunda yer almaktadır.

Temel taşı Eylül 2003’te atılmış ve 6 Temmuz 2004 tarihinde Kraliçe II. Elizabeth tarafından resmen açılmıştır. Açılışa ayrıca Diana’nın küçük kardeÅŸi Charles Spencer, eski kocası Prens Charles ve oÄŸulları William ve Harry de katılmıştır. Açılış töreni Prenses Diana’nın ölümünden sonraki 7 yıl içinde ilk kez Kraliyet ailesi Windsor‘lar ve Prenses Diana’nın ailesi Spencer‘ları bir araya getirmiÅŸtir.

Prenses Diana‘nın anıt çeÅŸmesini gördükten sonra anıtın da içinde yer aldığı Hyde Park‘da bir müddet vakit geçirip yeÅŸilin ve doÄŸanın keyfini çıkaracağız. Hyde Park, 1536’da 8. Henry tarafından avlanma yeri olarak kullanılmak amacıyla kurulmuÅŸtur. 1637’de halka açıldı ve özellikle Mayıs günü geçit törenlerinde hızla popüler oldu. 18. yüzyılın baÅŸlarında Kraliçe Caroline baÅŸkanlığında parkta büyük geliÅŸmeler meydana gelmiÅŸtir.

Hyde Park dünyanın en büyük ÅŸehir parklarından bir tanesidir. 142 dönümlük arazi içerisinde 4.000’in üzerinde aÄŸaç, büyük bir göl, bir çayır ve süslü çiçek bahçeleriyle kaplı size Londra’nın merkezinde olduÄŸunuzu unutturabilecek büyüklükte muhteÅŸem bir parktır.

Hyde Park içerisinde hemen hemen herkes için yapılabilecek bir aktivite vardır. Yüzmenin, kayığın, bisiklet sürmenin ve paten yapmanın tadını çıkarabilirsiniz. Parkın içerisinde takım oyunları, tenis kortları, ata binme parkurları ve çocuklar için muhteÅŸem bir oyun alanı da mevcuttur.

Hyde Park‘da geçirdiÄŸimiz huzur dolu saatlerden sonra Müzeler ve Kültür Turumuz‘un son durağı ve ayrıca kadın misafirlerimiz için günün en keyifli anı olan alışveriÅŸ gezimizi yapmak üzere dünyaca ünlü Harrods MaÄŸazası‘na doÄŸru yola çıkıyoruz.

160 yıldan fazla bir süredir Harrods, özel koleksiyonlar ve mükemmel hizmet için tasarlanmış lüks alışveriÅŸin merkezi olarak bilinmektedir. Harrods, yemek, moda, ev eÅŸyaları ve teknolojideki en iyi ürünlere tahsis edilmiÅŸ 7 kat ve 330 departmanla herkes için bir ÅŸeyler sunuyor.

AlışveriÅŸ yapanlar bir pizzacı, et lokantası, istiridye barı ve yeni çaÄŸdaÅŸ Çin restoranı Chai Wu dahil olmak üzere maÄŸazanın 27 restoranından birinde yemek yemeyi seçebilir. The Georgia ikindi çayı için zarif bir mekandır, Harrods Food Halls ise geniÅŸ bir çay, çikolata ve taze ürün yelpazesine sahiptir.

4. Gün

Bu turumuzda Oxford, Regent gibi Londra’nın ikonik caddelerini, Madame Tussauds ve Sherlock Holmes gibi sembol isimlerin müzelerini, Hamleys ve Liberty MaÄŸazası gibi dünyaca ünlü maÄŸazaları ziyaret edip turumuzu canlı müziÄŸin ve eÄŸlencenin merkezi Soho‘da bitireceÄŸiz.

 

Bu turumuza Londra’nın en güzel parklarından biri olan Regent’s Park ziyaretiyle baÅŸlıyoruz. Regent’s Park, açık park alanına sahip olan 166 dönümlük büyük bir kraliyet parkıdır. Kuzey ucunda, Londra Hayvanat Bahçesi yer alırken parkın içinde birçok açık alan, bahçe, spor sahası ve tesisi, çocuk oyun alanları, heykeller, anıtlar ve bir açık hava tiyatrosu bulacaksınız.

Ayrıca içinde yer alan gölde karşıya kürek çekmek için bir tekne kiralayabilir, Londra’nın güzel manzarasını görmek için Primrose Tepesi‘ne tırmanabilir veya Kraliçe Mary’nin Bahçeleri‘nde yer alan güllerin tadını çıkarabilirsiniz.

Regent’s Park‘da yeÅŸilin ve doÄŸanın güzelliklerini doyasıya yaÅŸadıktan sonra hemen parkın yanı başında yer alan ünlü Balmumu Heykel Müzesi olan Madame Tussauds‘ı (biletli) ziyaret edeceÄŸiz. Londra’daki Madame Tussauds, ünlü waxork zincirinin özgün amiral gemisi mekanıdır. Burada Hollywood aktörleri, müzisyenleri, film karakterleri, tarihi ÅŸahsiyetler ve kraliyet ailesinin üyeleri arasında büyük bir koleksiyon bulacaksınız. Ve iÅŸin en güzel tarafı bir selfie istediÄŸinizde kesinlikle rahatsız olmayacaklar

Kırmızı halılardan taht odalarına kadar her ÅŸeyi yeniden yaratan, özel olarak tasarlanmış 11 sürükleyici bölgedeki ünlülerle omuzlarınızı ovun. EtkileÅŸimli ÅŸovlara, yarışlara ve sergilere katılabilirsiniz. “Londra’nın Ruhu” yolculuÄŸuna ücretsiz gireceksiniz – ikonik siyah bir kabine atlayın ve Londra’nın mumsu tarihine doÄŸru yolculuÄŸa çıkın – ve en sevdiÄŸiniz karakterleri karşılamak için Marvel ve Yıldız SavaÅŸları dünyalarına girin.

Madame Tussauds‘da sevdiÄŸiniz ünlülerle bol bol fotoÄŸraf ve selfie çektikten sonra bir sonraki durağımız Ä°ngilizlerin ünlü roman karakteri Sherlock Holmes‘un yaÅŸadığı ev olarak kabul edilen Baker Sokağı üzerinde bulunan Sherlock Holmes Müzesi‘dir. (biletli)

Sherlock Holmes Müzesi Sherlock Holmes’a adanmış, Londra’da özel olarak iÅŸletilen bir müzedir. 1990 yılında açılan müze, edebi bir karaktere adanmış dünyadaki ilk müzedir. Kraliçe Viktorya dönemine geri dönün ve Holmes’un evini ziyaret edin. Müze, Sherlock Holmes’un en ünlü maceralarından gerçek balmumu eserleri ve ilginç nesneler ve hediyelik eÅŸyalarla dolu bir dükkanın bulunduÄŸu bir sergiye ev sahipliÄŸi yapıyor.

Ünlü Dedektif Sherlock Holmes Müzesi ziyaretimizden sonra özellikle bayan misafirlerimiz için günün en güzel vakti olan alışveriÅŸ için adeta bir cennet olarak niteleyebileceÄŸimiz dünyaca ünlü Oxford Caddesi‘ne doÄŸru hareket ediyoruz. Oxford caddesi baÅŸta moda, eÄŸlence, teknoloji ve inovasyon alanlarında alışveriÅŸ için dünyanın en büyük caddesidir.

Moda ve güzellikten teknoloji ve ev eÅŸyalarına kadar 90’dan fazla amiral gemisi maÄŸazasıyla 2,5 km boyunca rakipsiz alışveriÅŸ sunuyor. Topshop, Gap, River Island, Primark, X maÄŸazaları ve Ä°ngiltere’nin en ikonik maÄŸazaları olan Selfridges, John Lewis ve Ortakları, Debenhams, Fraser House ve Marks & Spencer‘da alışveriÅŸ keyfini doyasıya yaÅŸayacaksınız. Sadece 5 dakika yürüme mesafesi uzaklığındaki 500’den fazla restoranla birlikte bol miktarda kahvaltı, öÄŸle ve akÅŸam yemeÄŸi seçeneklerine sahip olacaksınız.

 

Oxford Caddesi‘nde alışveriÅŸin keyfini doyasıya yaÅŸadıktan sonra biraz da ruhumuzu sanat ile doyurmak üzere British Müzesi‘ne doÄŸru yürümeye baÅŸlıyoruz. 1753 yılında kurulan British Müzesi‘nin dikkat çekici koleksiyonu iki milyon yıllık insanlık tarihini kapsıyor. British Müzesi BirleÅŸik Krallık, insanlık tarihi, sanat ve kültüre adanmış dünyanın ilk kamuya açık ulusal müzesidir. Yaklaşık 8 milyon eserden oluÅŸan kalıcı koleksiyonu, Britanya Ä°mparatorluÄŸu döneminde geniÅŸ çapta elde edilmiÅŸ olan varoluÅŸtaki en geniÅŸ ve kapsamlı olanlardan biridir.

Rosetta Taşı, Parthenon heykelleri ve Mısır mumyaları gibi dünyaca ünlü nesneler yılda yaklaşık 6 milyon ziyaretçi tarafından ziyaret ediliyor. Kalıcı koleksiyonun yanı sıra, müzenin özel sergileri ve etkinlikleri, temsil ettikleri koleksiyon ve kültürlerin daha iyi anlaşılmasını saÄŸlamak için tasarlanmıştır.

British Müzesi‘nden çıktıktan sonra bir baÅŸka dünyaca ünlü popüler alışveriÅŸ merkezi olan Covent Garden‘a hareket ediyoruz. Covent Garden, hem yemek severleri hem de modacıları kendine çeken dünya standartlarında bir alışveriÅŸ ve yemek mekanıdır. Opera ve tiyatroların heyecanıyla dolu olan bölge, Mulberry‘den Petersham Fidanlıklarına ve Balthazar‘dan Frenchie‘ye kadar Londra’nın Batı Yakası’ndaki en iyi alışveriÅŸ ve yemek mekanlarından bazılarına sahiptir.

Bir zamanlar dünyaca ünlü meyve ve sebze pazarına ev sahipliÄŸi yapan Covent Garden’ın Apple Market’i, hafta boyunca çeÅŸitli el sanatları ve ürünler sunan pazar yatırımcılarını desteklemeye devam ediyor. Salıdan pazara, Apple Market el yapımı mücevherler, baskılar, sulu boyalar ve güzel el sanatları ile doludur. Haftanın her günü açık olan East Colonnade Market, el yapımı sabun, mücevher, el çantası, el örgüsü çocuk giysileri, sihirbaz tezgahı, tatlılar, sanat eserleri ve ev eÅŸyaları gibi ürünler satan çeÅŸitli tezgahlara sahiptir.

Covent Garden‘da ayaklarınız aÄŸrıyana kadar alışveriÅŸ keyfini yaÅŸadıktan sonra yorgunluÄŸunuzu atmak ve karnınızı doyurmak için yine burada yer alan ve Dünya Mutfağı’dan onlarca çeÅŸit lezzet sunan restoranlardan birine girebilirsiniz. Ya da yine burada yer alan dünyanın farklı bölgelerinden yerel lezzetler sunan tezgahlarda yiyeceklerin tadına bakabilirsiniz.

ÖÄŸle yemeÄŸi arasından sonraki ilk durağımız Londra Ulaşım Müzesi (biletli) olacak. Londra Ulaşım Müzesi, ulaşım ve modern Londra kültürünün ve toplumunun büyümesi arasındaki baÄŸlantıyı vurgulayarak, son 200 yıl boyunca Londra’nın ulaşım sisteminin hikayesini anlatmaya adanmış bir müzedir. Müze koleksiyonu, daha önce Covent Garden Çiçek Pazarı için kullanılan 19. yüzyıldan kalma bir binada yer almaktadır.

Bir ziyaretçi olarak, kendinden kılavuzlu yolu takip ederek Londra’da ulaşımın 1800‘lü yıllarda nasıl olduÄŸunu ve günümüze kadar uzanan yolculuÄŸunu anlayabilirsiniz. Böylece insan taşınan sedan sandalyelerden atlı omnibuslara, buharlı trenlere ve ünlü kırmızı çift katlı otobüslere kadar her ÅŸeyi görebilirsiniz. Müze, bilgi ve etkileÅŸimli gösterilerden oluÅŸan bir karışımla ziyaretçilerine ulaÅŸtırmak istediklerini çok iyi bir ÅŸekilde iletmektedir.

 

Londra Ulaşım Müzesi‘ni ziyaretimizden hemen sonra yine Londra’da çok merak edilen bölgelerden biri olan Çin Mahallesi‘ni ziyaret edeceÄŸiz. Londra’nın Çin Mahallesi (Chinatown) bölgesini keÅŸfederek uzak doÄŸunun tadını çıkarın. Bu kalabalık mahalle, özellikle Londra’nın Çin Yeni Yılı kutlamaları sırasında, yıl boyunca etkinlikler için bir araya gelen büyük bir DoÄŸu Asya topluluÄŸuna ev sahipliÄŸi yapıyor.

Bir zamanlar Huguenot ve Maltalı göçmenlere ev sahipliÄŸi yapan Çin Mahallesi 1950’lerde bir avuç Çin lokantasının açıldığı andan itibaren oluÅŸmaya baÅŸladı. 1960’lı ve 1970’li yıllara gelindiÄŸinde diÄŸer iÅŸletmeler ve hizmetler ile mahalle Çin kültürü için bir merkez haline gelmiÅŸti. Çin Mahallesi, ejderhalar ve fenerler gibi Çin sembolleriyle dekore edilmiÅŸ binalara ve sokaklara sahiptir. Ä°ngilizce ve Çince yazılı sokak tabelalarına dikkat edin.

Çin Mahallesi bazı harika otantik Çin yiyecek dükkanlarına ve pastanelerine ve Çin esintili ıvır zıvır ve hediyelerle dolu dükkanlara ev sahipliÄŸi yapıyor. Baharatlar ve taze meyveler ve sebzeler gibi eÅŸsiz ve egzotik malzemeler için New Loon Moon and SeeWoo süpermarketlerindeki raflara göz atın.

Çin Mahallesi’nden ayrıldıktan sonraki durağımız ise Piccadilly Circus (Piccadilly Sirki) olacak. Piccadilly Circus Londra’nın en hareketli bölgelerinden birisidir. Regent Street‘i Piccadilly ile baÄŸlamak için 1819 yılında inÅŸa edilmiÅŸtir.

Piccadilly Circus‘da sokak gösterilerini izleyip bir müddet vakit geçirdikten sonra bir sonraki durağımız yine bir alışveriÅŸ noktası olan Regent Caddesi olacak. Regent Caddesi, Londra’nın Batı Yakasında bulunan büyük bir alışveriÅŸ caddesidir. Adını Prens Regent‘dan almıştır ve mimar John Nash tarafından yapılmıştır.

Regent Caddesi inÅŸa edildiÄŸinde baÅŸkentin orijinal alışveriÅŸ caddesiydi ve dünya çapında alışveriÅŸin ötesine geçen, yıl boyunca unutulmaz deneyimler sunan dünyaca ünlü bir destinasyon haline geldi. Düzenlenen etkinlik programı dünya çapında tanınmakta ve Summer Streets, Eylül’deki Fashion Festival ve Kasım ayında ikonik Noel ışıklarının yanmasını içermektedir.

Regent Caddesi’nin regency binaları bugün Tory Burch, Burberry, Coach, Kate Spade ve J. Crew gibi birinci sınıf amiral maÄŸazalarına ev sahipliÄŸi yapıyor.

Regent Caddesi’nde alışveriÅŸ için maÄŸazaları dolaÅŸtıktan bir sonraki durağımız yine bu cadde üzerinde yer alan dünyaca ünlü oyuncak maÄŸazası olan Hamleys olacak. Hamleys, dünyanın en eski ve en büyük oyuncak maÄŸazası ve dünyanın en tanınmış oyuncak perakendecilerinden biri. William Hamley tarafından 1760 yılında Londra’daki High Holborn’da “Noahs Ark” olarak kurulan, 1881’de Regent Caddesi‘ndeki mevcut yerine taşındı. Her yıl yaklaşık 5 milyon ziyaretçi alan kentin önde gelen turistik mekanlarından biri olarak kabul edilir.

Kraliçenin ve çocuklarının fidanlık ve oyun odaları bile bu efsanevi maÄŸazada stoklanmıştır. Bu büyük maÄŸazada bilgisayar oyunları, peluÅŸ oyuncaklar, en yeni araçlar, klasik oyunlar ve özel koleksiyoner alanları dahil olmak üzere 50.000‘den fazla oyuncakla dolu 7 kat bulunmaktadır. Bol eÄŸlence ve tiyatro ile Hamleys’e yapılan her ziyaret, her yaÅŸtan çocuklar için özel bir zevktir.

Hamleys Oyuncak MaÄŸazası’ndan ayrıldıktan sonra Regent Caddesi’ndeki son durağımız olan Liberty MaÄŸazası‘na geçiÅŸ yapıyoruz. Liberty MaÄŸazası, Londra’nın Batı Yakasında bulunan lüks ürünler satmasıyla meÅŸhur bir maÄŸazadır. Kadın, erkek ve çocuk modası, kozmetik ve parfüm, mücevher, aksesuar, ev eÅŸyaları, mobilya, kırtasiye ve hediyeler dahil olmak üzere lüks ürünler satmakta ve çiçek ve grafik baskılarıyla tanınmaktadır.

Küçük, samimi merdivenler, karmaşık tasarlanmış asansörler, ahÅŸap balkonlar ve cam atriyumlar ile ÅŸehirdeki estetik açıdan en hoÅŸ ve eÅŸsiz maÄŸazalardan biri durumundadır. Özellikle Noel döneminde peri ışıkları tavanı süslediÄŸinde etrafta dolaÅŸmak gerçek bir neÅŸedir. 1875‘te açıldığından beri Liberty, dünyanın dört bir yanındaki müÅŸterilerin kalbini ele geçirmiÅŸtir. Asıl poülaritesini ise 60‘lı yıllarda elde etmiÅŸtir.

Regent Caddesi’nden çıktıktan sonra hemen arkasında yer alan yine dünyaca ünlü bir cadde olan Carnaby Caddesi‘ne hareket ediyoruz. 19. yüzyıla kadar, Carnaby Caddesi Londra’nın birçok tiyatro ve galerisine elveriÅŸli konumu sayesinde yaratıcı ve bohem türleri arasında popüler bir yer olmaya baÅŸladı. Ancak bu cadde Glasgow’dan bir giyim giriÅŸimcisi olan John Stephen gelip Carnaby Caddesi‘ni bugün bilindiÄŸi gibi dünyaca ünlü moda alanına dönüÅŸtürmeye yardım edene kadar bu denli popüler deÄŸildi.

Carnaby Caddesi üzerinde dünyanın dört bir yanından 30‘dan fazla mutfaÄŸa hizmet veren 60‘tan fazla bağımsız restoran, kafe, bar ve Ä°ngiliz pub’ı bulunabilir. Carnaby, fantastik alışveriÅŸ etkinlikleri, canlı müzik gösterileri ve sadece bir defa açılan pop-up dükkanları ile ünlüdür.

Carnaby Caddesi ziyaretimizden sonra turumuzun son durağı olan Soho‘ya doÄŸru hareket ediyoruz. Londra’nın merkezindeki Soho, canlı eÄŸlence, ilginç yemekler ve canlı gece hayatı bulmak için harika bir yerdir. Butik maÄŸazalara göz atın, Soho Meydanı‘nda rahatlayın veya West End Gösterisi, yemek ve lezzetli bir kokteyl ile kendinizi şımartın.

Soho, Londra’nın canlı müzik ve kulüp sahnelerinin merkezinde yer almaktadır, ancak sıradan barlardan gizli barlara kadar her ÅŸeyi bulabilirsiniz. Günün yorgunluÄŸunu eÄŸlenerek atmak istiyorsanız turumuzun bitiminde geceyi Soho‘da geçirmenizi tavsiye ederiz.

5. Gün

AkÅŸam yemeÄŸimizi yedikten sonra otobüsümüze binerek Almanya’ya doÄŸru yolculuÄŸumuz baÅŸlıyor.

 

Fiyata dahil olan hizmetler:

  • Lüx Otobüs ile gidiÅŸ ve dönüÅŸ.

  • Otelde 3 gece Konaklama ve Sabah kahvaltısı.

  • Profesyonel Rehberlik hizmeti.

 

Fiyata dahil olmayan hizmetler:

  • ÖÄŸle ve AkÅŸam yemekleri

  • Bazı Müzelere giriÅŸ ücreti. Londrada müzeler genellikle bedava olup bazı müzeler ücretlidir.

NOT:  Gezi Ücreti Alman Pasaportuna sahip olanlar için geçerlidir. Türk pasaportu olanlar Vize almak zorunda olup vize iÅŸlemleri ile kendisi ilgilenmek zorundadır.

bottom of page